Seni seven kocan, Renan.
İmzalar her zaman sona atılmaz. Bazen ilkler en güzel imzadır.
Merhabalar sevginin en güzelini hak eden biricik eşim,sevgilim,herşeyim.
Sana bu mektupu geçmişten yazıyorum. Kavuşmamız tanışmamız o kadar çok uzak geliyor ki bana muhtemelen uçan harflerle okuyor olacaksın bu yazdıklarımı. Sen bunları okurken ben çok yakınında olacağım kim bilir belkide yine utanmış içeriye kaçmışımdır.
Sahi hala utangaç mıyım böyle ? Yok yok değilimdir yoksa seninle tanışamazdım büyük ihtimalle. Aslında sana karşıma bu kadar geç çıktığın için çok kırgınım. Ama seni bu kadar geç bulabildiğim için kendime daha da kızgın..
Bu satırlar yazıldığında günlerdir sokağa çıkmamış, hiçkimseyle konuşmamış haldeydim kim bilir şimdi sen nerede ne yapıyorsun ? Bilemediğim için kızıyorum. Benimle olmak varken, neden başkalarıyla vakit harcıyorsun ? Gerçekten anlam veremiyorum. Keşke sana kestirmeden ulaşabileceğim bir yol olsa. Ama yok, beklemek zorundayım.
Henüz tanışmadığımız halde ben düşündüğünü bilmek beni biraz olsun rahatlatıyor. Eminim ki sen de geceleri başını yastığa koyduğunda beni düşlüyorsun. Nelerden hoşlandığımı nelere güldüğümü, akşam balkonumuzda dostlarımızla kahve içerken 100. kez anlatacağım hikayeme 100. kez gülümseyeceğini, bir haftasonu akşamında sadece birbirimiz olduğu için bir evin yuva sıcaklığına geldiğini düşlüyorsun.
Seninle ilk telefon konuşmamızı hayal ediyorum; ben ki insanlarla konuşmayı sevmeyen kişi, beni ısıtan cıvıltılı ses tonunla insanlığa karşı ilk büyük zaferimi kazanmış gibi hissediyor olacağım. Benimle olacağını ilk o zaman anlamış olacağım, hala seni bulduğuma inanamıyorum, gir içeri sor bana şuanki ben o 'Ben'i o kadar çok kıskanıyor ki.
Sen yokken seni düşlemek bazı anlar canımı acıyor ; çünkü beraberinde artık benim olmalısın isyanlarımı durduramıyorum, herneyse istemeden yine sana sitem ediyorum galiba. Tamam bak güzel şeylerden konuşalım istersen, mesela senden ? Saçların ne renk ? Gözlerin büyük mü ? Çocuğumuzun gülüşü sana benziyor mu ? Araba aldık mı mesela, metalik gri ? Bazen senin kullanmana müsade ediyor ama diken üstünde yan koltukta oturuyor muyum ? Bence sen benden daha iyi sürüyorsundur. Haftasonları piknik yapıyor muyuz? Yoksa bi pazarımız mı var zaten ? Yatak odasında televizyonumuz var mı acaba ? Eve 'ben eşime sırtımı dönemem' deyip de bilgisayar almadım mı yoksa ? Hep hayalini kurduğum gibi bir duvara ellerimi boyaya batırıp saçma sapan desenler attık mı ? Bahçemiz var mı ? Eşimden memnunum eminim peki ya işimden ? Ya sen, sen işinden memnun musun sevgilim ?
Eğer tanıştığımız günden bu mektubu sana veridğim güne kadar ki süreçte anlatmadıysam şayet, sana bir hayalimden bahsetmek istiyorum. Eğer anlattıysam bu paragrafı atla. Ya da atlama çünkü çok hoşuma gidiyor bu :
Mesela bir misafirlikteyiz ve sofradaki yemeklerden bir tanesini ben hiç ama hiç sevmiyorum. Ev sahibi de tam ondan bir parça tabağıma koymak için uzanıyor ; işte o an benden önce senin buna müdahale edip nazikçe geri çevirmeni hayal ediyorum. Nasıl da hoşuma giderdi bir bilsen. Çünkü bence bir insanı hakikaten sevmek, o insanın hangi yemeği sevmediğini bilmekle orantılı . Bu yüzden annelerimiz bunu asla atlamazlar.
Hala hayattalar değil mi ?
Bu mektubu mümkün olduğunca uzun tutmak istiyorum çünkü bu seninle ilk gerçek irtibatımız ve bittiğinde tanıştığımız güne dek bir daha böyle konuşamayacağız. Zaten seni beklemek bir hayli zordu bir de bu sohbetten sonra bu özlemle nasıl baş edeceğim hiçbir fikrim yok. Beni tanıyorsun her konuda az ya da çok bir fikrim var ama bu konuda yok..
O zaman sana bir başka hayalimi anlatmak istiyorum ve tabi ki bu da seninle ilgili : açık konuşmak istiyorum senden önce birileri ile takıldım,tanıştım, çıktım, konuştum hatta onlar hakkında üzüldüğüm dahi oldu ama sana bir sır veriyim ne zaman biriyle bir gelecek düşleyecek olsam bunun ne kadar gerçekçi olduğuna dair bir teste başvuruyorum : Onunla beni, gri arabamızla uzaklara yol alırken düşünüyorum. Herşeyi geride bırakıp şehri terk edenlerin film karesi gibi düşün. Hiçkimseye haber vermemişsin dostlarımız ailelerimiz bizi merak ediyor, kredi kartının son odama günü bugünmüş, kimin umurunda yarına yetiştirmem gereken çok önemli bir proje var ve istifa ediyorum sırf onunla uzaklara gidilmek için.
Ne kadar uzağa gidebilirim böyle ?
Biliyormusun biricik karıcım, şimdi adım gibi eminim ki bu gri arabanın içinde görmek istediğim yüz sadece seninkisi ve daha da önemlisi bu mutluluk tablosunu gösterip de hasetten çatlatmak istediğim kimsem yok. Aklıma gelmiyor yani. Geride bıraktığın kimsenin olmamasından ziyade, geride bıraktıklarının aklına dahi gelmemesinden büyük bir zafer olabilir mi şimdi ? söyle lütfen.
Biliyorum ne yazık ki seninle tanışmamıza daha çok var. Bu süreçte ben bu mektupta bahsettiklerimin çoğunu büyük bir ihtimalle unutmuş olacağım. Sen bu hayalimi hiç duymamış gibi davranarak yarın beni uzaklara götür istersen bak gör nasıl da geliyorum seninle. Kendime bu konuda çok güveniyorum.Çünkü kendimi çok iyi tanıyacak kadar kendimle başbaşa kalmak mecburiyetinde kaldım bu hayatta. Sevmediğim bir çok özelliğimi keşfettim ama bunu daha uygun bir zamanda uzun uzun anlatmak isterim. Ben seni bu kadar çok görebilmek için can atarken kim bilir belkide sen biraz yalnız kalabilmek için dualar ediyorsundur. O kadar çok özleyeceğim ki seni eminim hiç elini bırakmıyorumdur. Bana kızma lütfen ben seni biraz fazla bekledim. Bekliyorum. Bulmuşum fıstık gibi kızı, bırakır mıyım hiç ?Bırakmam.
Sokakta,metroda, metrobüste gördüğüm bir çok kızı sen sanıyorum birkaç durak içinde bu fikrimden vaz geçiyorum.Her kimsen artık, çok bekletme çünkü vaktimiz daralıyor, ben bir daha bu yaşta olmayacağim ve bir yaşın daha sensiz geçmesi gücüme gidecek. Her ne yapmaktaysan şu an bir an önce işlerini bitir ve beni bul. Akşamın her bir tonunu seninle görmek istiyorum ve duyduğum kadarıyla renkler sınırsız.
Yatağına kahvaltı getirmek istiyorum mesela hazırlarken acemiliğimden çok ses çıkartıp seni uyandırırım belkide ama sen uyansan bile belli etmezsin bunu. Bozmasın bu küçük süprizimi. Gülümser kaparsın gözlerini.
Sana bir sır daha vereceğim : son zamanlarda pek olmuyor ama eğer ki birşeyi rüyamda görürsem kalkar kalkmaz kağıda yazıyor ve o şeyin gerçekleşmesini sağlıyorum. Belkide inatçılığın bir göstergesidir bu, bilmiyorum ve ben artık sana baktığımda tüm rüyalarımı görmek istiyorum. Bunu anlayabilir misin?
Şimdi hiç içimden gelmeyerek müsadeni isteyeceğim. Ama artık gitmek zorundayım. Sana ilelebet bu mektubu yazarsam seninle nasıl tanışabilirim ki 🙂
Muhtemelen biraz sonra sokaklara çıkıp seni tekrar tekrar arayacağım. Eğer sen de birini bana benzetiyorsan yanlışlıkla, ben o değilim. Ben sana ben olduğumda benim derim. Merak etme bir şekilde anlayacaksın ben olduğumu.
vee son olarak : şimdi al bu mektubu ve çöpe at. Sensiz günlerden kalan tek bir kanıt dahi görmek istemiyorum. Bana bir ilki yaşatıp hayata bağlayan, hayatımın imzası olan seninle , senin tadını çıkartmak istiyorum. Şimdi gir içeriye ve utanmama gerek olmadığını söyle. Beni öp ve senden kurtuluşum olmayacağını bana defalarca hatırlat. Ben inan o zaman kendimi çok daha güçlü hissediyorum. Yarında unutma gri arabamıza binip gidiyoruz buralardan. Sensizliği hiç yaşamadığım bir şehre götür beni. Böyle bir ihtimal ortadan kalksın.
Seni çok seviyorum.
Sahi sormayı unuttum, arabamız uçuyor mu ?
Selamlar Renan hocam, gerçekten merak ettim. 7 yıl önce yazdığın bu mektuba yaraşır bir eş buldun mu?
Selamlar,
Hayır henüz bulamadım ümidimi kaybetmiyorum 🙂